Hep açık kalacak ve hiç kapanmayacak bir pencereden yazılarıyla fikirlerini biz okurlarıyla paylaşan kadın dostu bir delikanlıya;
Sayın İlhan Selçuk;
Size geçmiş olsun dileklerimi kadınlar adına gecikmiş bir teşekkürle iletmek istedim.Yazdıklarınız öyle böyle değildi. Kadınları sahiplenirken, kadınlara yapılanların erkek egemen kültürün hoyratlıklarının ürünü olduğunu da kendi hemcinslerinizin yüzüne vuran ne çok yazınız var!.. Kadın sorunun ezberlerimizdeki gibi erkek egemenliğinin değil, erkek acizliğinin ürünü oluşunun özeleştirisini yapmanız, sorunu bizim ifade edişimizden daha vurucuydu.
Sayın Selçuk,
Sayın Selçuk,
Pencere’nizden ülkenin sürüklendiği karanlığın fotoğrafını aydınlık fikirlerinizi okuyorduk. Tutuklandığınızda boş kalan pencerenizden ülkeyi okuduk. Öylesine bir pencere açmışsınız ki; boş bıraktığınızda bile okunabiliyor.Sizi, neredeyse Cumhuriyet’le yaşıt delikanlıyı öğrencilerime örnek gösteriyorum.Tutukluluğunuz kaldırıldığında dimdik bir delikanlı gibi çıktınız. Bulunduğunuz durumu kullanmaya kalkışmadınız. Konuşarak değil, yazarak anlatmaya çalıştınız. Varlıklarını duygu sömürüsüyle sürdürenler gibi kendinizi tüketmediniz.
Şimdi ben diyorum ki gençlere;
Şimdi ben diyorum ki gençlere;
İşte Cumhuriyet böyle değerler yetiştirdi. Siz Cumhuriyet’siniz. Yalnız yazdıklarınızla ve yazacaklarınızla değil, dimdik duruşunuzla.Türkiye’nin şimdi iki Cumhuriyet’i var. Biri ılımlı İslam etiketli, dış destekli ve taraf medya hormonlu bugünkü halka dayatılmaya çalışılan birkaç mumluk ampule bağımlı Cumhuriyet; diğeri ulus bilincinin ışığını geçmiş ve gelecekle buluşturan, sizin gibi dik duruşlu nesiller yetiştiren aydınlığı sonsuz, bağımsız Cumhuriyet.Açtığınız pencereden siz hep ulusa seslendiniz. İradesi bağımsız, fikri hür, aydınlık düşlerini terk etmeyen ulusa…
Siz bugüne tutunarak kurumların içlerini boşaltanlara, kuruluş ve kurtuluş simgesi değerlerimizi sahiplenerek geleceğe seslendiniz.
Siz bugüne tutunarak kurumların içlerini boşaltanlara, kuruluş ve kurtuluş simgesi değerlerimizi sahiplenerek geleceğe seslendiniz.
Geçmişi silmeye çalışanların geleceği olamaz.Tüm ampullerin toplamı, sonsuzluğun simgesi bir meşalenin aydınlığını aşamayacak. Sizin gibi düşünenlerin sayısı hiç az değil.Size sağlık diliyorum. Bu kez bir süreliğine tüm okurlarınıza gönül pencereniz açık olacak.Kaç kişiye nasip olur, boş kalan pencereyi yazı yazmadan doldurmak? Keyfini çıkarın diyeceğim ama biliyorum ki, kendinizi düşünemeyeceğiniz kadar ülke sevdalısınız.Açtığınız pencere ve oradan yansıyan aydınlık fikirler ve Cumhuriyetimiz, Cumhuriyet sevdalılarınca sonsuza kadar yaşatılacak.Bir süreliğine ülkeyi unutun, yalnızca kendi sağlığınızla ilgilenin desem, biliyorum ki yapamayacaksınız.
Sizinle haberleri paylaşırken,
Sizinle haberleri paylaşırken,
içindeki mizahı benim yarattığımı düşünmeyiniz lütfen, mizah yaşadıklarımızın ta kendisi.İzmir, dakika farkı ile (!) EXPO’yu hem kazandı, hem kaybetti.Oysa Paris’e 700 kişi yığmıştık. Hepsi dil bilmese de, olsundu, enerjilerinin toplamı ile biz alacaktık EXPO’yu.!…EXPO’yu Milano, yani İtalya kazandı. Kadın Belediye Başkanı ile.Yığdıklarımız içinde kadın sayısı kaçtı bilmiyorum ama bıyıklılar arasında kaybolacak kadar az oldukları kesin!..
İtalya Başbakanı Prodi’nin şu çağrısı anlamlı değil miydi? “Dinsel fundamentalizme karşı ve kadın özgürlüğü için bize oy verin”EXPO’yu kaybedişimizi bu sözlerden okuyalım. Bu söz Türkiye’nin geleceğinin de anahtarı. Tek bir Büyükşehir kadın Belediye Başkanı olmayan, belediye ve il genel meclislerinde yok kadar az kadınımızla demokrasiyi söze indirgeyen, siyaseti ve medyası ile çeşme başlarını erkeklerin tuttuğu Türkiye’nin fotoğrafı Paris’e kadar taşındı.İtalya ile Prodi’nin deyimi ile kadın özgürlüğü kazandı.
İzmir’in kazancı ne? Bu fotoğrafı iyi okursa hem İzmir, hem Türkiye kazançlı çıkacak.Aldığımız oyları İzmir güzelliğiyle kazandı. İzmir’in yolunu kesen ülkeyi yöneten ve ülke demokrasisini de tehdit eden anlayış oldu.
İzmir’in kazancı ne? Bu fotoğrafı iyi okursa hem İzmir, hem Türkiye kazançlı çıkacak.Aldığımız oyları İzmir güzelliğiyle kazandı. İzmir’in yolunu kesen ülkeyi yöneten ve ülke demokrasisini de tehdit eden anlayış oldu.
Sayın Selçuk;
Türkiye’ye sizin pencerenizden kadına baktığınız gibi bakan bir anlayış iktidara gelmedikçe, geriletilen kadınla birlikte hem demokrasi, hem Cumhuriyet kaybetmeye devam edecek.
Kadına güvenmeyen, kadına hak ettiği yeri vermeyen, nüfusun yarısının haklarını gasp ederek demokrasi ile yönetildiğini iddia eden ülkenin tüm kadınları adına size geçmiş olsun diliyorum.Gönül pencereniz açık biliyorum.
Tüm Türkiye o pencereye yığıldı bilesiniz. Çabuk iyileşin... :)
______________________________________________
Prf. Dr. Tülay ÖZÜERMAN'A sevgi ve saygılarımızla...
______________________________________________
Prf. Dr. Tülay ÖZÜERMAN'A sevgi ve saygılarımızla...